Kitabın Adı : Hayata Dön
Kitabın Yazarı : Gülseren Budayıcıoğlu
Sayfa Sayısı : 399
Yayınevi : Remzi Kitabevi
Arka Kapak Tanıtımı
Hiç de güzel denemeyecek suskun mu suskun bir kız...
O sustukça, terapistin tarihin mahrem yerlerinden bulup çıkardığı unutulmuş hikayeler dökülüyor ortaya.
Genç firavun Tutankamon'un esrarı, Hitler ve Freud'un kişiliklerinde gücün analizi... 18. yüzyılda adına "Fısıltı Sanatı" dedikleri, evli kadınların yaşadığı aşk ilişkileri... Çariçe Katerina'nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı... Eva Peron'un ve Prenses Süreyya'nın hüzünlü hikayeleri ve daha niceleri...
Derken suskunluğu bozuluyor. Çirkin kızın hikayesi başlıyor. Öyle bir hikaye ki acısıyla, dehşetiyle, hüznüyle her şeyi gölgede bırakıyor.
Çirkin genç kızın açıldıkça güzel bir prensese dönüşmesi... Psikanalizin sihirli değneğinin dokunduğu yerde ortaya çıkan bir başarı öyküsü...
Yorumum
Gülseren Budayıcıoğlu'nun meslek aşkına, akıcı diline, anlatım tarzına bir kez daha hayran kaldım. Bazen gülümseten bazen hüzünlendiren kaleminden etkilenmemek işten bile değil.
Ayrıca kitabımızın şu günlerde İstanbullu Gelin olarak dizisinin yayınlanması da beni oldukça heyecanlandırdı.
Yazarımızın Ala'ya anlattığı hikayelerde tam bir kültür gezisi oldu. İran devrimine öncülük eden Süreyya, Rus Çarı I. Petro'nun karısı Çariçe Katerina'nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı, Eva Peron'un hüzünlü hayat hikayesi...
Ve Ala...
Zeki, akıllı, bilgi ve kültür düzeyi yüksek,aşırı pis kıyafetler giyinen,ruhunu kaybetmiş genç bir avukat...
O dikkatle dinledi, ben hüzünle okudum. O anlattı, ben gözyaşlarına boğuldum.
Ölümün koynunda yaşayan bir genç kızdır Ala. Gözlerinde alev gibi parlayan kin ve nefret kıvılcımları yanarken bir ölü kadar soğuk ve cansızdır.
Aslında kalabalık bir ortamda büyümüştür. Annesi, babaannesi, amcaları, yengeleri ve kuzenleri vardır çevresinde.
Ama sevgi, şefkat ve ilgi yoktur.
Yedi yaşına kadar babasını hiç tanımaz. Babasına olan özlemi, ilk tanışması hep hayal kırıklığı olmuş Ala'da. Mutluluğu hiç tatmamış.
Yüreği geçmişte yaşadığı zorluklar, sevgi yoksunluğu, hırs, öfke ve intikam duygularıyla dolu.
Küçücük masum, saf ve çaresiz bir çocuğun yaşadığı iki büyük travma.
Gülseren Budayıcıoğlu'nun bu başarı öyküsüne tanık olurken küllerinden doğan Ala'ya hayran kalacaksınız.
Ayrıca yazarımızın eşi Aydın'ın daha genç yaşta hiç gelmemek üzere gidişi duygusal satırlarda bir damla gözyaşı olacak.
Hayata Dön'le olan vedamı "Bir çocuğun nasıl bir ortamda, kimlerin elinde, ne şartlarda büyüdüğü o çocuğun kaderini yazıyor.Gülseren Budayıcıoğlu" cümlesiyle bitirmek istiyorum.
Keyifli okumalar:))
Ayrıca kitabımızın şu günlerde İstanbullu Gelin olarak dizisinin yayınlanması da beni oldukça heyecanlandırdı.
Yazarımızın Ala'ya anlattığı hikayelerde tam bir kültür gezisi oldu. İran devrimine öncülük eden Süreyya, Rus Çarı I. Petro'nun karısı Çariçe Katerina'nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı, Eva Peron'un hüzünlü hayat hikayesi...
Ve Ala...
Zeki, akıllı, bilgi ve kültür düzeyi yüksek,aşırı pis kıyafetler giyinen,ruhunu kaybetmiş genç bir avukat...
O dikkatle dinledi, ben hüzünle okudum. O anlattı, ben gözyaşlarına boğuldum.
Ölümün koynunda yaşayan bir genç kızdır Ala. Gözlerinde alev gibi parlayan kin ve nefret kıvılcımları yanarken bir ölü kadar soğuk ve cansızdır.
Aslında kalabalık bir ortamda büyümüştür. Annesi, babaannesi, amcaları, yengeleri ve kuzenleri vardır çevresinde.
Ama sevgi, şefkat ve ilgi yoktur.
Yedi yaşına kadar babasını hiç tanımaz. Babasına olan özlemi, ilk tanışması hep hayal kırıklığı olmuş Ala'da. Mutluluğu hiç tatmamış.
Yüreği geçmişte yaşadığı zorluklar, sevgi yoksunluğu, hırs, öfke ve intikam duygularıyla dolu.
Küçücük masum, saf ve çaresiz bir çocuğun yaşadığı iki büyük travma.
Gülseren Budayıcıoğlu'nun bu başarı öyküsüne tanık olurken küllerinden doğan Ala'ya hayran kalacaksınız.
Ayrıca yazarımızın eşi Aydın'ın daha genç yaşta hiç gelmemek üzere gidişi duygusal satırlarda bir damla gözyaşı olacak.
Hayata Dön'le olan vedamı "Bir çocuğun nasıl bir ortamda, kimlerin elinde, ne şartlarda büyüdüğü o çocuğun kaderini yazıyor.Gülseren Budayıcıoğlu" cümlesiyle bitirmek istiyorum.
Keyifli okumalar:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder